Atlas Terapi, vücudun en üst seviyesindeki sinirsel ve mekanik dengenin yeniden sağlanmasına odaklanan, özgün bir manipülasyon tekniğidir. Terapiye başlamadan önce, hastada Atlas’ın açı bozukluğu veya blokaj olup olmadığını tespit etmek büyük önem taşır. Bu sürecin temel amacı, hastanın fiziksel yapısına dair doğru veriler elde ederek, kişiye özel bir yaklaşım geliştirmektir.
İlk adımda, hasta sırt üstü bir manuel terapi yatağına uzanır. Eğer üzerinde takılar, toka gibi aksesuarlar varsa, çıkarılması istenir. Bu, tedavi esnasında herhangi bir rahatsızlık yaşanmasının önüne geçmek ve uygulamaların daha rahat yapılabilmesi adına önemlidir. Ancak bu aşama sadece hazırlık değil, aynı zamanda uyguladığım testlerin başlangıcıdır.
Öncelikle, parmaklarım aracılığıyla hastanın boyun bölgesinde herhangi bir blokaj olup olmadığını anlamak için palpasyon testleri uygularım. Atlas kemiği çevresindeki açı bozuklukları, sertlikler ya da gerginlikler, boynun ve çene bölgesinin durumu burada netleşir. Çene bölgesinde özellikle masseter kasının gerginliği, boyun postüründe kifotik ya da lordotik artışlar gibi bulgular benim için kritik ipuçlarıdır. Bu bulgular, terapinin yönünü belirlememde ve hastanın vücut dengesine dair önemli veriler sunar.
Aynı şekilde, hastanın bacak uzunluğunu ve bacak yönlenmesini değerlendiririm. Eğer bacaklar eksternal rotasyona doğru yönlenmişse, gerilim vücudun hangi tarafına yansıdığını gözlemlerim. Örneğin, sağ bacak dışa doğru yönlenmişse, sağ tarafta bir gerilim olduğuna işaret eder. Bunun yanı sıra, bacaklardaki kısalık farkı da gerilimin hangi bölgeye yayıldığını belirlemekte önemli bir göstergedir. Çene bölgesindeki gerilimler ve boyun yapısıyla ilişkileri de göz önünde bulundurulur. Bu aşamalar, Atlas çevresindeki blokajların yanı sıra genel vücut duruşunu ve sinirsel gerginlikleri anlamak için uyguladığım ön muayeneyi oluşturur. Ayrıca, boyun bölgesinde bir vertebral arter sorunu olup olmadığını tespit etmek için vertebral arter testleri yaparım. Eğer bu testlerde vertebral arter veya baziler arter yetmezliği saptanırsa, manipülasyon teknikleri uygulanamaz. Bunun yerine daha uygun tedavi seçenekleri değerlendirilir.
Bir diğer önemli test ise podal testtir. Bu test, alt bacakların içe doğru çevrilmesiyle yapılır ve vücutta bir blokaj olup olmadığını anlamak için kullanılır. Bu testte, kişi gözlerini kapadığında vücutta blokajın çözülüp çözülmediği veya dişlerini sıktığında bacak kaslarının nasıl tepki verdiği gibi çeşitli bulgular elde edilir. Örneğin, dişlerin sıkılması durumunda bacaklardaki gerginlik artıyorsa, bu dişlerle ilgili bir problem olduğunu gösterebilir. Podal test sayesinde vücut dengesini ve blokajların kaynağını daha net anlayabiliyoruz.
Atlas Terapi’nin temeli, vücuttaki bu ince blokajları ve dengesizlikleri tespit etmek ve çözmektir. Her aşamada titizlikle değerlendirme yaparak, en uygun tedavi yaklaşımını belirliyorum.
Atlas omuru, vücudumuzdaki en üst omurdur ve başımızı taşıyan omurga sisteminin başlangıç noktasıdır. Bu omurun açısının bozulması veya blokaj yaşaması, birçok sistemik soruna yol açabilir. Doğum sırasında atlas omurunun düzgün pozisyonda olmayarak dünyaya gelen birçok insan olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Atlas omuru açısının bozulması veya blokaj yaşaması, Vagus sinirine baskı yapabilir. Vagus siniri, vücudun en uzun ve sistemik işlevlerden sorumlu olan 10. kranyal sinirdir. Bu sinirin baskı altında olması, sindirim ve boşaltım sisteminde problemler, örneğin kabızlık gibi sorunlara yol açabilir. Bunun yanı sıra, Östaki borusu fonksiyonlarını kontrol eden levator veli palatini kasını da inerve eder ve Vagus sinirine yapılan baskı, bu kasın işlevselliğini bozabilir. Östaki borusunun iyi çalışmaması orta kulakta işitme kayıplarına yol açabilir.
Atlas omurunun açısının bozulmasına neden olabilecek diğer faktörler arasında çene kapanış bozuklukları, diş problemleri ve travmatik olaylar yer alır. Özellikle düşmeler, başa veya boyuna alınan darbeler atlas omurunun pozisyonunu etkileyebilir. Psikolojik stres ve travmalar da omurga problemlerini tetikleyebilir, bu nedenle hem fiziksel hem de psikolojik faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.
Atlas omuru blokajının bir diğer önemli etkisi, skolyoz gibi omurga bozukluklarına neden olabilmesidir. Çocuklarda işitme kaybı ve skolyoz gelişme riski daha yüksektir, çünkü kemik ve kas gelişimleri hâlâ devam etmektedir. Yetişkinlerde ise dokuların yaşa bağlı sertleşmesi nedeniyle tedavi daha zor olabilir. Özellikle, ergenlik döneminde kullanılan bazı ilaçlar işitme kaybına yol açabilir ve bu ilaçların kulak iç yapısına zarar verdiği gösterilmiştir.
Atlas terapisinde temel hedef, omurgadaki gerilimleri azaltarak sistemin normale dönmesini sağlamaktır. Atlas omuru düzeldiğinde Vagus sinirine yapılan baskı ortadan kalkar ve sistemik sorunlar düzelir. Aynı zamanda işitme kaybı gibi durumlarda da olumlu sonuçlar elde edilmektedir. Ancak, kulaktaki yapısal deformasyonların geri dönüşü daha uzun sürebilir veya bazı durumlarda geri dönüş mümkün olmayabilir. Her vaka farklı olduğu için tedavi kişiye özel planlanmalıdır. Atlas terapisinin başarı oranı çocuklarda %70, yetişkinlerde ise %60 civarındadır.
Eren Mehmet Bozoğlu tarafından geliştirilen EMB metodu, Atlas terapisini kullanarak omurga problemleri ve işitme kayıpları gibi sorunların tedavisinde etkili sonuçlar almaktadır. Bu yöntemin bilimsel temelli çalışmaları ve sonuçları, gelecekte daha geniş çapta duyurulacaktır.