Modern fizyoterapi ve manuel terapi uygulamaları içerisinde, son yıllarda dikkat çeken en derin ve kapsamlı sistemlerden biri Atlas Terapi’dir. Adını, başı taşıyan ilk boyun omuru olan “Atlas (C1)” omurundan alır. Ancak Atlas Terapi sadece bu omura yönelik bir manipülasyon sistemi değildir. Bütüncül bir değerlendirme ve düzeltme yaklaşımıdır.
Atlas Terapi; klasik kayropraktik ve üst servikal kayropraktik gibi yöntemlerle kıyaslandığında, hem uygulama şekli hem de ele aldığı yapılar açısından çok daha detaylı ve kalıcı sonuçlar üretmeyi hedefler.
Klasik Kayropraktik:
Klasik kayropraktik, vücudun çeşitli bölgelerinde tespit edilen omurga blokajlarını ve açı bozukluklarını tespit ederek, genellikle rotasyonel manipülasyonlarla düzeltmeyi hedefler.
Uygulamalar kişiye özel planlansa da, bölgesel çalışılır ve genellikle seanslara bölünerek ilerlenir. Yapısal bütünlükten çok, semptoma, ağrılara, rahatlatmaya yönelik düzeltme yaklaşımı hâkimdir.
Sadece üst boyun bölgesine (atlas ve aksis – C1-C2) odaklanır. Baş-boyun dengesi, baş ağrısı, vertigo gibi durumlarda etkilidir. Ancak değerlendirme alanı dar olduğu için alt bedenle olan yapısal ilişkileri dışarıda bırakır. Üst servikal kayroprakti Atlas Terapi’ye benzemektedir fakat yetersizdir. Bu alanda genellikle yurtdışında çalışmalar görmekteyiz.
Atlas Terapi hem klasik hem de üst servikal kayropraktik yaklaşımı bir bakıma içine alır, ancak çok daha ötesine geçer. Temel amacı sadece “bozulmuş omuru düzeltmek” değildir.
Atlas Terapi’nin asıl hedefi: “Atlas neden bozuldu? Onu bozan tüm sistemi tespit edip düzenlemek.”
Atlas omuru, vücudun denge merkezi ve nörovejetatif sinir geçişlerinin kavşağıdır. Dolayısıyla bu omurda oluşan en küçük açı bozukluğu bile sistemik sonuçlar doğurabilir:
Kulak çınlaması, denge kaybı, işitme sorunları, baş ağrısı, görme problemleri, yutma güçlüğü gibi…
Ancak Atlas’ın pozisyonu kendi başına bozulmaz. Onu bu yanlış pozisyona zorlayan birçok etken vardır.
Bunların tamamı çene pozisyonunu değiştirerek, atlas üzerinde asimetrik baskılar oluşturur.
Fasya, kasları ve organları saran bağ dokudur. Vücuttaki gerginlikler, özellikle ameliyat izleri, travmalar, düşmeler gibi durumlar, bu sistemde gerilim yaratır. Bu gerilim, zincirleme şekilde boyun ve atlas omuruna yansır.
Atlas Terapi, vücutta alt kısımdaki bir asimetrinin bile, yukarıda atlasın pozisyonunu bozabileceğini bilir. Bu nedenle, tüm beden dengesi göz önünde bulundurularak tek seansta çoklu müdahaleler yapılır.
Bu etkenler çene kaslarını, boyun çevresini ve diyaframı etkiler. Nefes alış veriş dahi değişir. Bu durumlar bedensel kasılmalarla birlikte fasya sistemini etkiler, dolayısıyla Atlas’ın pozisyonuna yansır.
Kabızlık, şişkinlik, mide spazmları
Kötü Beslenme ve az su tüketimi
Organ fasyasında gerginlikler
Bu sistemik yükler, omurgaya dolaylı baskı oluşturur. Özellikle visseral fasyadaki dengesizlikler, postürü ve dolayısıyla Atlas’ı etkiler.
Atlas Terapi’nin klasik yaklaşımlardan farkı sadece kapsam değil, uygulama modelidir.
Klasik Kayroprakti’de düzeltmeler farklı günlere bölünürken, Atlas Terapi’de bozulmuş olan zincir tek seansta bütüncül olarak onarılır.
Bu uygulama biçimi, sadece semptomları değil, semptomların altında yatan nedenleri de ortadan kaldırmayı hedefler.
Atlas Terapi’nin Faydalandığı Ayırıcı Testler ve Teknikler:
Sonuç: Atlas’ı Düzeltmek Yetmez, Onu Bozanı da Düzeltmeliyiz
Atlas Terapi, yalnızca bir manipülasyon tekniği değildir.
Bu bir değerlendirme sistemidir, bir yaklaşım biçimidir, bir bütünsel iyileştirme modelidir.
Çünkü sadece semptomları çözmek kalıcı iyilik getirmez.
Gerçek çözüm, vücudu bütün olarak değerlendirip zinciri bir seferde hizalamaktır. Tekrar bozulduğunda sebebini bulmaktır.
Eğer siz de yukarıdaki problemleri yaşıyorsanız, lütfen aşağıdaki formu doldurun. Ekibimiz en kısa sürede sizlerle iletişime geçecektir.
Whatsapp'dan Yaz